GEL/ME




                                                 

              Gittin; yüreğime kor bir ateş, gözlerime yağmur damlaları bıraktın. Mutluluklar sende kaldı, acıları bana bıraktın. Öylece çaresiz kalakaldım. Sen mutluluk sarhoşu olurken, ben en çetin savaşlarda en ağır yaralar, darbeler aldım sol yanımdan. Mutluluk türkülerini mırıldanırken sen, ben karanlıklarda bir başına yapayalnız, sessiz, sensiz kalakaldım. Bilmedin sen halimi, bilemedin sen beni. Görmedin beni, göremedin yüreğimde büyüttüklerimi. Ah edişlerimi için için kendimi tüketişlerimi görmedin. Duymadın çığlıklarımı. Öylece gittin uzaklara. Bir yabancı gibi, hiç tanımamış gibi, sevgi sözlerini hiç dile getirmemiş gibi gittin…
Ne zaman unutturdu seni nede yüreğim unutmayı becerebildi. Gitmek yoktu derdin. Gitmek yakışmaz bize ben seni senden bile çok severdim derdin. Yüreğim sen gibisini görmedi, sen gibisini bilmedi derdin. Hani sen hani ben. Giderken hoşça/kal bile demedin. Hoşça kalamadın yüreğimde. Gittin ses bile etmeden helallik istemeden öylece gittin.

               İçinde sen olan hayallerimi paramparça ettin. Oysa ki ben seni bugünden çok yarınlar için sevmiştim. Sen benim baharım, en zifiri karanlıklardaki aydınlığımdın. Sessiz çığlıklarımı sesinle tuz buz edenim, eksik kalışımın öyküsüydün. Beni ben yapan, olmazsa oluşumdun. Varlığından gurur, yüreğinde huzur bulduğumdun. Gittin; yaktın, yıktın, savurdun kül ettin beni. Dosta düşmana mahçup, yarınlarıma düşman ettin beni. İçinde sen olan hayallerim yok artık. Kabuslarım, ardı sıra ağlamalarım, gözlerimde yağmur buselerim  var benim. Aşka, sevgiye olan inançsızlığım, kırgınlıklarım var şimdi.
Gittin; şimdi yüreğim istila edilmiş bir şehrin kaderini yaşıyor. Gittin kendimi bile tanıyamıyorum.

               Şimdi çıkıp gelsen ne değişir ki? Ne sen eski sensin nede ben eski ben. Zaman akıp giderken yüreğimdekilerde akıp gitti, el oldu yabancılaştı terk etti beni. Senden arta kalan acılar yetti bana. Saftım, aklım ermezdi. Kanardım tatlı sözlere. Bilmezdim, nerden bilebilirdim ki. Meğer çok sonraları acıtacağını çok sonraları ağlayacağımı. Gitmek sana özgüydü. Geldim derken bile çoktan gidiyorum deyişini bilemedim. Göremedim gitmelerini. Nasıl görebilirdim ki? Sen yalancı sözlerinle hoş tutarken gönlümü, ben gerçek bilip kandım sana. Kandırıldığımı bilmeden. Gözlerinle büyülerken beni, unuttum kendimi, bir gün hiç bir şey olmamış gibi gideceğini.
Hayat bu ya kimi çok sever kimi hiç sevmez. Kimi terk edilir kimi terk eder. Sen oyalanırken bende, ben yarınlarımızın hayallerini kuruyordum. Bilmiyordum ki gelip geçici oluşumu, başkasını unutmak için mola verilen bir yer olduğumu. Sen terk ettin ben imtihan edildim. Şimdi kim kazandı kim kaybetti, kim sevdi kim sevilmedi?


             Ne yüreğim izin verir gelmene nede dilim dile getirir dön gel diye. En iyisi gel/me. Gittin yerlerde bulursun seni sevenleri, seninle olmak isteyenleri. Gel/me ne yüreğim kabullenir seni nede yarınlarım izin verir buna.  Halim yok, çaresizim, perişanım ne olur gel/me. Bırak yalnızlığımla beni, beni benden etme. Unut beni tıpkı bırakıp gittiğin gün gibi hiçbir şey olmamış gibi hiç bir şey yaşanmamış gibi git ve GEL/ME…

Bayram Aktaş/B’Aşka Niyetli

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

K'AYIP ETTİK - Bayram AKTAŞ yazdı.

İNSANLIK - BAYRAM AKTAŞ

AŞK-I HAYALİ