FIRSATLARDAN BİR FIRSAT



              Hay’dan Hu’ya giden bir yolculuk şu dünya hayatı. Ben ve benim gibi onlarca ölümlü ile dolu yeryüzü. Kalplerde hüzün, sinelerde gam, dillerde ise “Nerde o eski ramazanlar.” Benim gibi nicelerini yoktan var eden, yaradılmışlar içinde en değerli olarak insanı kabul eden diyor ki:

“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Muttaki olanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akıl erdirmiyor musunuz?” ( En’am 32.Ayet )

           Sahi aklımız onca düşünceye, onca eyleme ererken, dünyanın fani olduğunu her gün duyduğumuz haberlerden öğrenirken bunca günahı yüklenmekte neden?
Oysa bir Müslüman olarak ben ve benim gibi inandığı davanın gereğini yapması gerekirken, boş gayeler peşinden koşmamalıydım, koşmamalıydık. Oysa tüm yaptıklarımın, yapacaklarımın bir ödülü ve bir de cezası beni bekliyordu unutmamalıydım, unutmamalıydık. Sevgililerin en sevgilisi ne güzel diyor:

“Bizi aldatan, bizden değildir.”

Aldatmamalıydım hiç kimseyi, aldatmamalıydık Allah için secde eden yürekleri. Dilimize düşmeliydi nurdan bir parça olan kelimeler, kalpler onarmalıydı yakıp yıkmak yerine. Dost ile hoş sohbet, canan ile can olmalıydı, Allah için akmalıydı gözden düşen her bir katre. Giden bir sevgiliye değil, verilecek olana dökülmeliydi içimizdeki sevgiler.
              Dünya hayatı ne de çabuk geçiyor bilmem farkında mısınız? Günler haftaları, haftalar ayları yakalamaca oynayan çocuklar misali her geçen zaman dilimlerinde yalın ayak koşarcasına kovalıyor. Zaman geçiyor ey fani olan ölümlü. Yapmak isteyip de yapamadıklarını daha kaç vakit daha erteleyeceksin. Daha kaç vakit nefsin ile pazarlıklara oturup kaybedeceksin. İblisin elinden ne vakit kurtulup yeniden var olacaksın?
             Yine kapımızı çaldı üç aylar. Üç güzel aylar. Affedilmek için, yeniden doğmak için, arınmak için nice fırsatlar beni, seni, onu ve bizleri bekliyor. Şehr-i Ramazan, gelsin o arınmak isteyen sineler, gelsinler ki bende saklı olan gecelere erişebilsinler nidası ile sesleniyor günah ile kararmış gönül evlerimize. Davet var ey günahkâr kul, arınmak istemez misin?

              Ne garip bir diyar dünya hayatı. Her geçen gün bir önceki günü aratıyor. Her şeyin en iyisine sahip olurken, ilimde, fende, matematikte, astronomide delicesine ilerlerken inandığımız değerlerden ne çok uzaklaştık ne çabuk unuttuk dünyanın bir ağaç altında gölgelenmek için mola verilen bir yer olduğunu. Ne çok taptık bu dünyanın geçici zevklerine. Ne de çabuk unuttuk dünyanın bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu. Daha kaç vakit erteleyeceğiz emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmayı?
               Fırsatlardan bir fırsat uyma nefsine, uyma iblisin yalan sözlerine. Bak ayların en güzeli, 11 ayın gelincik çiçeği, en sevgili lütufların verildiği bu kutlu ay, bak kapıda. Seni bekliyor, lütufların en güzeli ile geldiğini söylüyor ve diyor ki:
 “ A- rşı alaya da yükselse günahların,
  F-aziletine inanarak tut beni ey günahkâr,

  M-asum değil hiçbir insan,
  A-ramasa hiçbir yürek seni,
  K-aderim böyleymiş deme hiçbir zaman,
  A-lın yazını kendin belirlersin, unutma,
  M-alın kurtarmaz seni ahret yurdunda
   I-a desin dilin ve dökülsün “illallah” yüreğinden.”
             Fırsatlar bir fırsat. Güzelliklerden en güzeli ve arınmak isteyenler için ne güzel bir lütuf. Haydi, kalk ey yüreği güzel insan. Karartma daha fazla günahlar ile kalbini. Ölüm meleği gelmeden şu kervana sende katıl. Nur ile nurlansın karamış kalbin. Başkalaşmış düşüncelerin pak olsun. Ruhunu, hapsettiğin hücrelerden serbest bırak hayattaki asıl gayen için yapman gerekenleri yap. Her gün biraz daha öl, biraz daha yak canını ve doğrul yeniden hayata. Arın şu şehr-i ramazanın aydınlığında. Kov gönül hanene yerleşmiş iblisleri. Ağzının payını ver nefis denen seni kötü yola iletmek isteyene. Bir başlangıç yap mesela bu ramazanda. Farklı olsun bu ramazan senin için. Yeniden doğdum diye bilsin dilin, kalbine nur, ömrüne huzur bahşedilsin.

Ves selam.

Bayram Aktaş/B’Aşka Niyetli    
 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

K'AYIP ETTİK - Bayram AKTAŞ yazdı.

İNSANLIK - BAYRAM AKTAŞ

AŞK-I HAYALİ