SON OLSUN - ARZU METLİ

SON OLSUN
Ömür takviminden, bir mevsim daha gelip geçiyor. Her şeyin bir sonu olduğunu, bize ismiyle kanıtlayan bir sonbaharın sonundayız. Sonsuzluğa kesilmiş biletleri olan bir canlı olduğumuz için sonlardan pek de  hoşlanmayız.

Son olsun deyip de, son veremediğimiz o kadar çok şey var ki hayatta. İradenin zayıf kaldığı, duyguların tek hâkim olduğu hâllerimiz, saymakla bitmez. Öfkenin bize zarar verdiğini bildiğimiz hâlde, zararla oturacağımız kesinken öfke ile kalkmaya alışmış kişileriz. Bırakın karşı tarafı, kendimizi bile dinlemeye tahammülümüz yok. Bu öfkeye son vermedikçe yanlış yapmaya da devam edeceğiz

Kendimize söylediğimiz sonu gelmeyen, rengârenk yalanlara ne demeli? Kendimizi oyalamayı ya da kandırmayı çok iyi beceriyoruz. Bazı şeylerin değişebileceğine dâir böyle büyük bir inancımız, sarsılmaz bir umudumuz var oldukça, hayâl kırıklıklarının sonu da gelmeyecektir.

Günahıyla, sevabıyla; yanlışıyla, doğrusuyla yaşadığımız her şey, bizim bir parçamızdır. Mâzide kaldı dediğimiz  birçok şey, aslında bizimle kalıp güncelliğini korumaya devam ediyor. Bile bile lades demekten, kendimizi alamıyoruz. humuzda amansız fırtınaların kopmasına ya da küçük bir kıvılcımın yüreğimizi yakıp kavuran kocaman bir ateşe dönüşmesine çoğu zaman seyirci kalıyoruz. Son bulmasını diledikçe yinelenen azabımız da bizi terk etmiyor.

İncir çekirdeğini bile doldurmayacak, takılıp kaldığımız konular, hayatımızda geniş bir yer  işgâl edebiliyor. Atacağımız küçük bir adım, belki bizi huzura kavuşturacak ama egomuzu yenip de inadımıza bir son verip de yapamıyoruz. Haklı olduğumuzu, asla viz vermeyeceğimizi, kendimize hatırlatıp durmaktan gurur duyuyoruz. Oysaki her insan gibi yanlış yapabileceğimizi kabullensek, sırtımıza yük olmuş küslüklerimiz de kendiliğinden kaybolup gidecektir.

Kendi ıssızlığımıza içinde günler geçip gidiyor. Ön yargılarımıza son veremediğimiz için insanlara onları tanıyacağımız fırsatları da vermiyoruz. Bir yanlış yapmışlarsa onları sadece o yanlıştan ibaret görüp kestirip atıyoruz. Zaman geçiyor, belki de günün birinde yadırgadığımız davranışlardan daha kötüsünü kendimiz yapıyoruz; buna rağmen büyük lokma yemeye de büyük konuşmaya da bir nokta koymuyoruz.

Kıskançlıkların, ihtirasların sonu yok. Sahip olduğumuzu zannettiğimiz şeyleri, sürekli başkalarıyla karşılaştırmaya bayılıyoruz. Benimki daha güzel, daha yeni, daha pahalı, daha kaliteli gibi faydasız; sadece nefsi şımartan ifadelerle mutluluğu arayan ama bir türlü bulamayan tipleriz. Mutluluk, formüllerle ya da terkiplerle hissedilecek bir duygu değil ki onu yaşamayı, sebeplere, şartlara bağlayalım. Sonsuzluğa yatırım olacak iyiliklere imza atmadıkça gerçek mutlulukla yolumuz kesişmeyecek.

Son bulduğunda canımızı en çok acıtan ise dostluklardır. Gönlümüzü eşsiz duygularla dolduran, sonu gelmez diye baktığımız, dert ortağımız, sırdaşımız dostlar da vefasızlık gibi bir illete yakalandıklarında birden yabancı kesilirler. Onca güzel hatıraların hatrı, bir ânda silinip yok olur. Sonsuz bir dostluk, ancak yüce rûhların meziyetidir.

Acıdan beslenen şâirler, sonlardan hiç  hazzetmezler. Onlar için vuslat, hayâllerde anlam bulan ve hep ertelenen bir mutluluktur. En güzel şiirlerini de ilham perisi geldiği için değil vefasız sevgili gelmediği için yazarlar. Kendi sonlarını getirecek bir sondan, hep kaçarak yaşamayı tercih ederler.

Mutlu sonlar, hep masallarda olur.  Bizler acısıyla, tatlısıyla, sevinciyle, hüznüyle yaşadığımız kendi hikâyemizin baş kahramanlarıyız. Her ân sona doğru yaklaşırken bu hikâyenin asıl ve yardımcı karakterlerini doğru tespit etmek zorundayız. Son olsun dediklerimiz, bize acı veren, zaman kaybettiren ya da bizi yıpratan hâller ise kazanan biz oluruz ama son olsun, dedikçe kendimizden ödün veriyorsak ya da bize değer katan her şeyi kendimizden uzaklaştırıyorsak bir şeyleri yanlış yapıyoruz demektir. Kaçınılmaz son, kapımızı çalmadan yarım kalan bir hikâyenin değil, gerçekten yaşanmış; hakkı verilmiş bir hikâyenin kahramanı olalım. ARZU METLİ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

K'AYIP ETTİK - Bayram AKTAŞ yazdı.

İNSANLIK - BAYRAM AKTAŞ

AŞK-I HAYALİ