Kayıtlar

K'AYIP ETTİK - Bayram AKTAŞ yazdı.

Resim
             Bir yığın sahte yüzler arasında yaşar olduk; adına 21. yüzyıl verdiğimiz zamanda. Herkesin her şey olduğu ama herkesin insan olamadığı bir zaman. Popülist bir zamandayız vel hasıl. Yapmacıklık  çamur olmuş, bulaşmış herkese. Samimiyet, samimi niyetler çoktan unutulmuş. İnsanların artık hal hatır sormadığı, halinde hatrında çokta bir anlamı olmadığı bir zamana çoktan kavuşmuşuz.            Her gün izlediğimiz haber kanallarında; insan insana daha ne yapabilir diyeceğimiz bir yığın haberler anormallikten çıkıpta çoktan normalleşmiş hayatımızda. Ne insana saygımız,sevgimiz,hoşgörümüz,merhametimiz kalmış nede elsiz dilsiz varlıklara. Yunus Emre'nin şu sözü " Yaradılını severim Yaradan dan ötürü." bizlerin hayat felsefesi olması gerekirken, içinde bulunduğumuz zamanda ne kendimizi seve bilmişiz ne de yaratılanı.           Bir yığın hasta ruhlar olmuşuz. İnsanlıktan çıkıp bambaşka bir varlık olmuşuz. bizi biz yapan değerlerin hepsinin içini boşaltmışız.

İNSAN ve ZAMAN - ARZU METLİ

Resim
        Kısa bir süre önce büyük heyecanlarla, geri sayımlarla yeni bir yıla daha girdik. Sayılı günün çabuk geçmesinden midir yoksa başka bir hikmeti olduğundan mıdır, bilinmez; yıllar büyük bir hızla geçip gidiyor. Yıllar, rüzgâr gibi esip geçtikçe insan da çaresiz bir yaprak misali savrulup duruyor zamanın karşısında.       Yeni umutlarla, farklı beklentiler ile karşıladık bu yılı da. Belki de ismindeki “yeni” sıfatı, bizleri heyecanlandırmaya yetiyor bile. Sanki her şey bir ânda değişecek, çözümsüz ve cevapsız kalan hâllerimiz anlaşılacak, kördüğüm olmuş problemlerimiz, bir çorap söküğü gibi feraha kavuşacak. İnsan, en çok da kendini kandırıyor ve oyalıyor. Birçoğunuz biliyoruz ki başlayan yeni yılda da aynı telaşlar, aynı korkular, bitmeyen kavgalar devam edip gidecek. Güneş doğduğunda sihirli bir değnek, her türlü sorunu bir ânda çözecek diye bekliyor olamayız. Buna rağmen yeni bir yıldan beklentilerimiz oldukça fazla. Maddî ve manevî herkesin umduğu bir şeyler var.

UMUT KIRINTILARI - ARZU METLİ

Resim
                                                               UMUT KIRINTILARI              İstasyona vardığında trenin hareket etmesine  beş dakika kalmıştı Her şeyden uzaklaşması için sadece birkaç dakika daha sabretmesi gerekiyordu. Zaten yıllardır bugünü beklemiyor muydu? Sabrının sonuna yaklaşmış, bahsi geçen; var olduğuna inanılan selamete ulaşmasına az kalmıştı.        Trendeki koltuğuna geçip oturması gerekiyordu, nasılsa önünde uzun bir yolu ve düşünecek çok zamanı vardı. Gideceği her yere yaşadıklarını da götüreceğini biliyordu yine de buralardan uzaklaşması gerektiğinin farkındaydı. Tebdil-i mekânda ferahlık olup olmadığına, kendisi yaşayarak karar verecekti.  Son anda geldiği için trenin hareket etmesini beklemeye gerek kalmamıştı. Yerine oturur oturmaz tren de istasyondan ayrılmıştı. Çekip gitmek, doğru bir karar mıydı bilmiyordu zaten son yıllarda neyin doğru olup olmadığını çok da kestiremiyordu. Yenildiğini, yanıldığını kendine itiraf ettiği o günden beri bu yo

SON OLSUN - ARZU METLİ

Resim
SON OLSUN Ö mür takviminden, bir mevsim daha gelip geçiyor . H er şeyin bir sonu olduğunu , bize ismiyle kanıtlayan bir sonbaharın sonundayız . Sonsuzluğa kesilmiş biletleri olan bir canlı olduğumuz için s onlardan pek de  hoşlanmayız . Son o lsun deyip de, son veremediğim iz o kadar çok şey var ki hayatta . İradenin zayıf kaldı ğı, duyguların tek hâkim olduğu hâ llerimiz , saymakla bitmez . Ö fkenin bi ze zarar verdiğini bildiğimiz hâ lde , zararla oturacağımız kesink en öfke ile kalkmaya alışmış kişileriz . B ırakın karşı tarafı , kendimizi bile dinlemeye tahammülümüz yok . B u öfkeye son vermedikçe yanlış yapmaya da devam edeceğiz Kendimize söylediğimiz s onu gelmeyen , rengârenk yalanlara ne demeli? Kendimizi oyalamayı ya d a kandırmayı çok iyi beceriyoruz. Bazı şeylerin değişebileceğine dâir b öyle büyük bir i nancımız , sarsılmaz bir u mudumuz var oldukça, hayâ l kırıklıklarının sonu da